Bursa o
kadar gez gez bitmeyecek bir şehir ki
yazımı iki parçaya böldüğümü önceki metinde belirtmiştim. İlk yazımın konusu
Bursa’nın doğal güzellikleriydi. Şimdi sıra geldi tarihi güzellikleri
anlatmaya.
ULUCAMİ
Öncelikle
Bursa’ya gelipte kimsenin uğramadan gitmediği, çevresinde dahi gezildiğinde
huzuru koklayabileceğiniz Ulucami’den bahsedelim. Bursa’nın merkezinde bulunan
ve simge haline gelmiş bir yapıdır Ulucami…Bahçesinde bulunan büyük, yaşlı
ağaçlar ve heybetli görüntüsü ile Ulucami fark etmeden sizin kaybolmanızı
sağlayacaktır. İçeriye girdiğinizde herhangi bir dini ibadet yapmaksızın oturup
o havayı solumanız sizi uçsuz bucaksız bir huzura götürecektir. Duvarlarında
bulunan çinileri geleneksel tarihimize ışık tutuyor. Camiye girildiğinde en
dikkat çeken ise 3 fıskiyeli çeşme oluyor. Diğer camilere oranla oldukça
büyüktür, sesine kapılıp başka yerlere gitmemek elde değil. Çeşmenin oldukça
ilginç hikayesi de var. Okumak isteyenler için linki şöyle bırakıyorum : http://sehirmedya.com/yazarlar/nedir-bu-sadirvanin-gercek-hikayesi/
Ulucami’den çıktıktan sonra elbette ki yapılacaklar bitmiyor. Tarihi ve meşhur
şadırvana karşı çayınızı Bursa’ya has tahinli pide ile afiyetle yemeden oradan
ayrılmamalısınız.
KOZAHAN
Ulucami’den
çıktınız, tahinli pidenizi yediniz hemen ileride Osmanlı Devleti’nin bize bıraktığı o güzel
Kozahan’a geçiyoruz. Bir çok küçük dükkanın yan yana sıralanmasından oluşan hem
tarih hem sanat hem ticaretin bir arada bulunduğu muazzam bir ortam. İpek
Böceğinin en güzel hali örtüler, şallar, organik elbiseler, gömlekler… Hem
kendiniz hem sevdikleriniz için uygun fiyatlarla hediyelikler alıp gönülleri
hoş edebilirsiniz. Buraya geldiğinizde hanın içinde bulunan cafelerde de
muhakkak oturmanızı öneririm. Mevsime göre içecekler değişiyor.Kış mevsiminde
doğal sıcacık tarçınlı sahlep, yazın ise buz gibi ev yapımı limonata içiniz
derim.
CUMALIKIZIK
Cumalıkızık
Uludağ’ın eteklerinde bulunan, UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak tescil
edilmiş kesinlikle gezilip görülmesi gereken tarihi bir köydür. Köyün tarihi
havası çok güzel bir şekilde korunmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nda bir köyde
yaşamak nasıl merak ediyorsanız, burayı takviminize ekleyin derim. Taş döşemeli dar sokaklar
boyunca uzanan mor, mavi ya da sarı renklere boyanmış, kerpiç, tahta ve taş
karışımı evleri gördüğünüzde hayret içinde
merağınızda biraz artmış bir şekilde köyü gezmeye devam edeceksinizdir.
Yerli yabancı turistler buraya adeta akın ediyorlar, fakat buna rağmen köy
insanı kendinden hiçbir şey değiştirmemiş. Restorana çevirdikleri evlerinde
şalvarlarıyla hizmet verip, bahçelerinde meyve ve sebze yetiştirip satıyorlar.
Cumalıkızık’ta yapılması gereken şeylerden biri köye özgü kahvaltısı ve bu
kahvaltıda lütfen gözlemeyi es geçmeyin. Fotoğrafçılığa ,mimariye, Osmanlı
tarihine meraklı olanların büyük keyif alacağı bir yer. Gitmişken meşhur Bursa
kestanesi almayı unutmayınız :)
YEŞİL TÜRBE VE YEŞİL CAMİ
Yeşil
Cami’de Bursa’nın olmazsa olmazlarından. Osmanlı mimarisinin günümüzdeki en iyi
örneklerinden biri ve aslında asıl olayı çini kaplamalarıdır. Yeşil Cami Bursa’da
o kadar sevilen ve dikkat çeken bir eser ki sahip olduğu yeşil rengi sonralarda
bulunduğu semtin adı haline gelmiş. Hala ibadethane fonksiyonuda devam ediyor. Bursa
içinde ki sembolik eserlerden birtanesi de Yeşil Türbe ve Yeşil Cami ile karşılıklıdır. Türbe
Bursa’nın her yerinden görünüyor, bu yüzden imza eserlerden biri diyebilirim.Osmanlı
mimarisiyle yapılan yapılar arasında tüm duvarı çiniyle kaplı olan tek türbe
olduğu söyleniyor.
MURADİYE KÜLLİYESİ
Bildiğiniz üzere külliye de İslam mimarisinin simge oluşumlarından biri.Bunun için, merkezde cami ve onun çevresinde hamam, medrese, aşevi, kervansaray, çarşı gibi yapıların yer aldığı zamanının her şeyi içine alan dev kompleks yapıları da diyebiliriz.Muradiye Külliyesi de bulunduğu semte ismini veren yapılardan biri. 2.Murad 1425 yılında Bursa'da yapım emrini vermiş ve bir sene sonra tamamlanmış.İçinde medreseden hamama bir sürü oluşum var. Bu külliyenin Osmanlı dönemindeki padişah veya ailelerinin Bursa'da yaptırdığı son külliye olduğu biliniyor.
EMİR SULTAN CAMİ
Bursa’nın başka bir önemli yapısı Yıldırım İlçesi’nde olan Emir Sultan Cami . Yıldırım Bayezid’in kızı eşi adına yaptırmış. Camiinin yapımı 14 yy. da tamamlanmış ve hala etkin şekilde kullanılıyor. Bu eserde de Osmanlı döneminin en önemli sanatlarından çiniye rastlayabilirsiniz. Eskiden Bursa’daki düğün ve sünnetlerden önce bu Emir Sultan Cami’ye uğranıp dua etme geleneği olsa da günümüzde böyle bir adet kalmamış. Camii yıllar boyunca yıkılıp yeniden yapılma, renovasyon gibi birçok değişime uğrasa da orijinal halinden çok da değişmeden korunabilmiş. Emir Sultan Camii ve Külliye semte de adını vermiş.
IRGANDI KÖPRÜSÜ
Irgandı Köprüsü illa ki kulağınıza çalınmıştır, Bursa’ya gidince görülmesi gerekenlerin başında gelir hep. Yıldırım bölgesindeki bu eski çarşılı köprü, 1442 tarihli. Her ne kadar Büyük Bursa Depremi geçirmiş ve Kurtuluş Savaşı’nda bombalanmış olsa da ayakta kalmayı başarabilmiş. Bu tarihi köprünün asıl olayı köprü üstünde çarşının bulunması. Köprü bildiğiniz köprüden farksız, ama dünyada çarşısı olan sayılı köprülerden olunca ün yapmış tabi. Gittiğinizde köprü üstündeki dükkanlarda Bursa’lı sanatkarların el emeği göz nuru eserlerine ve işçiliklerine göz atın deriz. Aklınızda olsun köprüdeki dükkanlar Pazartesileri kapalı. Pazar günleri de bazıları kapalı. Irgandı Köprüsü sonrası durağınız da Mahfel’de salep olsun.
Aslında bu Tophane Parkı’nda bulunan 6 katlı, 65 metre uzunluğundaki saat kulesi, Sultan Abdülaziz döneminden kalma ama 1900’lü yılları göremeden nedeni bilinmeyen bir şekilde yıkılmış. Sonrasında 1904 – 1905 tarihleri arasında yeniden yaptırılarak, I. Abdülhamit’in tahta çıkışı şerefine yeniden hizmete açılmış. Bugün Tophane bölgesi Bursa’nın en turistik yerlerinden. Saat Kulesi de semtin demirbaşı. Aynı park içinde Osman ve Orhan Gazi türbeleri de var.
İNKAYA ÇINARI
İnkaya Çınarı Türkiye’nin anıt ağaçları arasında en meşhurlardan. 35 metre uzunluğunda 3 metre çağında kelimenin tam anlamıyla bir dev. Kendisi 600 yaşında. İnsan böylesine ulu bir canlının yanında bir kez daha kendini ufacık hissediyor. Mutlaka Uludağ yolunda tarihi İnkaya Çınarı’nı atlamayın. Hatta devasa gölgesinde bi çay-kahve molası verin hatta ve hatta meşhur İnkaya meyve tatlısını deneyin. Taze meyveler üzerine bal, kaymak, fındık…Tam bir enerji bombası!Eski bir Rum balıkçı köyü olan Trilye bizce Bursa’nın EN güzel sırlarından. İnsana huzur veren, ruhunu okşayan bir tarihi dokusu var. Sokaklarında salına salına dolaşmak, deniz manzaralı yamaçlarından uzaklara bakmak, zeytinyağından yapılmış hediyelik eşya tezgahlarını koklamak en az 2 saatininizi alır. Peşine bir de rakı balıkla cila yaptınız mı değmeyin keyfinize. 🙂Mudanya merkezden Tirilye’ye haftaiçi 15-20 dakikada varılırken, haftasonları 1 saatlik bir trafik ile karşılaşabilirsiniz. Özellikle yazın. Unutmadan, halk arasında Rumca ismi olan Trilye olarak biliniyor ama resmi ismi Zeytinbağı. Gidiyoruz gidiyoruz tabelalarda bir türlü Trilye yazmıyor derseniz sebebi bu. Her 15 dakikada bir Mudanya merkezden minibüslerle kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz. Ayrıca Trilye-Bursa Organize Sanayi arası sefer yapan Zeytinbağı Belediyesi Özel Halk Otobüsleri de Mudanya’ya uğruyor. Seferler 6:30-18:30 arası yarım saatte bir akşam ise sefer araları uzuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder