KÜÇÜK BİR ÇEŞME KAÇAMAĞI...

Ne zaman bir yere gitmeye niyetlensem, araştırmaya başlamak için ilk başvuracağım kaynaklar her zaman bloglar olmuştur. Bana bir yakınımdan tavsiyeymiş gibi anlatan bloglar ise her zaman en sevdiklerim. Şimdi bir blog sahibiyiz madem  gezmeyi de yazmak kadar seviyorum, Çeşme tatilimden gezdiğim yerleri de anlatmak için kolları sıvadım.

Çeşme , Ege’nin gözde tatil mekanlarının başında gelir… Yaz tatilleri, biraz kafa dinlemek, günlük rutinin karmaşasını biraz geride bırakmak için bulunmaz nimet. Ege’nin son yıllarda adı sıkça duyulan sevimli beldesi  Çeşme’de   bir hafta sonu kaçamağı yapmaya karar verdik dostlarımla… Sabahın erken saatlerinde soluğu Çeşmede aldık.  Evden sabah 6’da çıkmıştık ve karnımız zil çalıyordu. Odun ateşinde pişen mis gibi gözlemelerin kokusu bizi girişteki bir lokantaya yöneltti. Lezzetli patatesli gözlemelerimizi ikişer bardak çay ile mideye indirince etrafı gezmeye hazırdık. Ne yapsak ki diye düşünürken bir an da aklımıza tekne turu geldi.Ücret konusunda pazarlık yaparak üst katta pufların üzerinde harika bir gün geçirdik. Sabah saat 10.30 da limandan ayrıldı tekne. Bütün gün sesi hiç kısılmayan müziğin ve  animatörlerin ortaya çıkmasıyla artan eğlence çok güzeldi. Saat 17.30 gibi 
merkeze döndük.

Kalacak yer konusunda henüz hem  fikir değildik. Merkeze mi yoksa ılıcaya mı gitsek diye düşündük. Birkaç  apart ve otel arayışına girdik tam sezonu olduğu için bütçemize uygun değildi. Servise binerek ılıcaya doğru yol aldık. Ilıca da uygun bir apart bulduk.  Eşyalarımızı bıraktıktan sonra gün bitmeden Ilıcaya doğru yol aldık. Ilıcanın güzel plajı 3 km uzunluğunda ve genişliği de bir hayli var. Bu durumda sakın biraz yüzüp, ben her yerde plajı baştan başa yürürüm demeyin bitiremezsiniz. Ilıca plajının güzelliği bir başka.  Özellikle daha uç kısımları tercih ederek çok daha rahat ettik. Halka açık ve girişin ücretsiz olduğu plajda şezlong ve şemsiye kiralamaya ücret ödedik.  Plaj voleybolu meraklısı olduğumuz için voleybol sahalarına yakın yerleri seçtik.

Birkaç saat plajda zaman geçirdikten  sonra Çeşme’ye gelip Alaçatı’ya uğramadan ayrılmak olmazdı

diye düşündük. Daracık patika sokakları, Ege evlerinin en meşhur örnekleri, Kumrucu Şevki’leri Hikmet’leri, meyhaneleri ile keşfedilesi yerdi  Alaçatı. Alaçatı’ya vardığımızda karnımız zil çalıyordu, kendimizi çaktırmadan kumruya hazırladığımız için adımımızı atar atmaz bizi ilk çeken şey de kumrucular oldu. Bir çok kişiden Kumrucu Şevki ismini çok duysak da biz tercihimizi Alaçatı Kumru’dan yana kullandık ve çok da beğendik, siz de giderseniz gönül rahatlığıyla tadabilirsiniz.

Yemekten sonra attık kendimizi Alaçatı sokaklarına. Kalabalık ana caddesini turladık. Alaçatı kim ne dersin  görülmeye değer… Evet  çok kalabalık, evet büyük şehirden kaçan buraya gelmiş ama yine de kendine has havası ile bizi hemen içine çekti. Gezilmedik mekan ,  girip çıkılmadık sokak kalmasın istiyor insan. Hayat dolu Alaçatı geceleri, Çeşme’nin o sakin- emekli beldesi gibi havasından sonra insanın enerjisini yerine getiriyor. Meyhanelerden yükselen sesler birbirine karışıyor. Daha sonra sakin bir yere attık kendimizi.

Bir Türk kahvesi  seveni  olarak  Köşe Kahve‘de sakızlı Türk kahvesini gerçekten denemelisiniz… Ben içtim ve gerçekten hoşuma gitti. Benim gibi kahve severler için bir diğer önerim ise İmren Pastanesi, tatlılarını denemedim ama kahvesi ve sunum şekli çok hoştu. Buraya kadar gelmişken dondurma yemeden olmazdı. Rumeli pastanesi ve veli usta açık ara öndeydi. Sakızlı ve tahinli dondurma yemek isterseniz Rumeli pastanesini tek geçiyorum. 

Çeşme’de  yapılacak şeyler bunlarla ibaret değil tabi. Bölgedeki sayısız kumsal ve koylar, sanat galerileri, şahane gün batımları çok güzeldi. Keyifli bir hafta sonu geçirdim arkadaşlarımla. Bizim ihtiyacımız olan tek şey kafa rahatlığı ve huzurdu.  Çeşme, tüm güzellikleriyle bize bu imkanları sundu.

Çeşme tüm güzellikleriyle sizi ve sevdiklerinizi bekliyor... 

                                                                                                              CENNET AKÇAKAYA